Kendisi Paris.te oturduğu halde bir defa
bile beni görmeğe gelmemişti. Kız kardeşlerim de seyahate iştirak ediyorlardı
ve Paris.i beraber gezecektik. Fransız tiyatrosuna hep beraber gidebilmek üzere
ilk gün akşam yemeğini Palais-Royal’de yiyecektik. Hatıra hayale getirmediğim
bu safaların programının bana verdiği sarhoşluğa rağmen, felâkete alışık
kimseleri o kadar sür’atle müteessir eden fırtına rüzgârı sevincime sükûnet verdi.
Parasını ebeveynimden bizzat istemekle beni tehdit etmekte olan Doisy cenaplarına
yapılmış yüz franklık burcu haber vermekliğim icap ediyordu.
Erkek kardeşimi Doisy’nin tercümanı,
nedametimin ifade vasıtası, affimin meyancısı olarak kullanmağı münasip buldum.
Babam müsamahaya temayül gösterdi. Lâkin annem tamamen merhametiniz davrandı,
koyu mavi gözlerinden taş haline geldim. Kendisi müthiş kehanetlerle yanıp taştı.
Daha onyedi yaşında iken böyle hareketlere cür’et edersem sonra ne olacaktım?
Kendisinin acaba gerçekten evlâdı mıydım? Ailemi iflâs mı ettirecektim? Ev de
benden başka hiç kimse yok muydu? Biraderim Charles’ın intisap etmiş bulunduğu
meslek müstakil bir servet sahibi olmayı icap ettirmiyor muydu, ve benim ayıbını
teşkil edeceğim aileye şeref vererek bu müstakil serveti o şimdiden hakketmiş
değil miydi? İki kız kardeşim kocaya drahomasız mı varacaklardı. Paranın kıymetini
ve neye malolduğumu demek ki bilmiyordum. Tahsil ve terbiyede şekerle kahvenin
hizmeti neydi? Bu tarzda hareket etmek her türlü ayıp ve rezalete aşina olmak
değil miydi? O tarihlerde Paris’in hemen bütün eğlence yerlerini sinesinde toplayan
yer.
Tours’dan perşembe sabahı, Saint-Eloi kapısından
çıktım, Saint-Sauveur köprülerini geçtim, her ev önünde burnumu havaya kaldıra
kaldıra Ponchery’ye geldim, Chinon yoluna vardım. Ömrümde ilk defa olarak kimse
tarafından istintak edilmeksizin bir ağaç altında durabiliyor, istersem ağır ağır,
dilersem hızlı hızlı yürüyebiliyordum. Az çok her genci tazyik eden muhtelif
istibdatlar altında ezilmiş bir zavallı mahlûk için irade ve istiklâlin hatta
bu hiçten şeyler hakkında kullanılışı ruha ciddî bir genişleme veriyordu.
Bugünü sevinç ve saadetlerle dolu bir şenlik günü yapmak için birçok sebepler toplandı.
Seyranlarım çocukluğumda beni şehrin bir fersahtan uzağına götürmemişti.
Pontlevoy civarında yaptığım gezintiler de, Paris.te yaptıklarım da rustaî
tabiatin güzellikleri bahsinde beni şımartmamışlardı. Bununla beraber hayatımın
ilk hatıralarından, Tours’un aşinası bulunduğum peyizajında mevcut olan
güzellik hissi kalmıştı. Bir san’atte melekeleri olmamakla beraber ondaki
ideali evvelinden tasavvur edenler gibiydim; tabiatin güzellikleri hakkında, bu
güzelliklerin yabancısı bulunduğum halde müşkülpesenttim.
Yaya olarak veya at üzerinde seyahat eden kimseler, Frapesle
şatosuna varmak için Charlemagné’ın adını taşıyan kıraç topraklardan geçerek
yollarını kısaltırlar. Bu kıraç topraklar, Cher havzasını Indre havzasından ayıran
vadinin zirvesini işgal eden metruk arazidir ve oraya Champy’den itibaren
kestirme bir yol takip ederek gidilir. Sizi takriben bir fersah müddet mahzun bırakan
bu düz ve kumlu topraklar, Frapesle’in tâbi bulunduğu nahiyenin adı olan
Saché’nin yoluna bir ağaç demeti içinde kavuşurlar. Ballan’dan hayli ötede
Chinon yolunu çıkan yol, Dünya prenslerinin kendileriyle aranızdaki mesafeyi
size ölçtürdükleri azamet hissini nazarları kaybetti. Ailem hakkında hemen
hiçbir şey bilmiyordum. Büyük amcam olup adına dahi vâkıf bulunmadığım bir
ihtiyar rahibin hususî meclise dahil olduğunu, biraderimin terfi ettiğini ve
nihayet, kanunnamenin henüz bilmediğim bir müddetti mucibince babamın tekrar
Vandenesse markisi olduğunu düşes bana öğretti.
Yavaş bir sesle kontese:
- Ben yalnız ve ancak Clochegourde’un bir
kölesiyim, dedim. Restauration’un sihirli değneği, imparatorluk rejimi içinde büyümüş
çocukları büyük bir hayrete düşüren bir süratle tesirlerini yürütmekte idi.
Benim için bu ihtilalin hiçbir mana ve kıymeti olmadı. Mme. de Mortsauf’un en
küçük sözü, en sade hareketi bir ehemmiyet verdiğim yegane vakayii teşkil
ediyorlardı. Hususî meclisin ne olduğundan haberdar değildim; ne siyasete dair,
ne de dünya ahvali hakkında bir bilgiye sahip bulunmuyordum. Pétrarque.ın
Laure.u sevişinden daha derin bir aşkla Henriette’i sevmekten gayri bir arzu ve
derdim yoktu. Her şeye karşı bu lâkaydî beni düşese bir çocuk gibi gösterdi.
Frapesle’e çok insan geldi, sofrada otuz kişi bulunduğumuz vaki oldu. Sevdiği
kadının bütün kadınların en güzeli olup en hayran bakışlara hedef teşkil
ettiğini görürken onun afif ve çekingen gözlerinin ışığına münhasıran mazhar
olduğunuzu bilmek; sonra da, cemiyetin hafifliklerine karşı yürek parçalayıcı
bir kıskançlık duysa bile, zahiren hoppa veya müstehzi sözünde daimî bir alâkanın
delillerini bulacak derecede onun seninin bütün değişişlerine vâkıf bulunmak...
bunlar bir delikanlı için ne mestedici bir saadettir! Hedef teşkil ettiği
alâkalardan dolayı bahtiyar, kont adeta gençleşmişti. Kontes bu sayede ahlâkının
biraz değişeceğini umdu. Ben Madeleine’in söylediği sözlere onunla beraber
gülüyordum. Ruhunun tazyikleriyle vücudu takatsiz kalmış çocuklarda mutat
olduğu veçhile insanı şaşırtan görüşleri ve istihzaları vardı ve beni bunlarla
güldürüyordu, istihzası yırtıcı olmamakla beraber biç kimseyi de masun bırakmıyordu.
Bu güzel bir gün oldu. Bir söz, sabahleyin doğmuş, bir ümit tabiate ışık saçmıştı
ve beni bu derecede neşeli gördüğü için Henriette te neşeli idi. Bana ertesi
günü: M. Mortsauf’un renksiz ve bulutlu hayatına giren bu saadet ona çok hoş
geldi, dedi. O günü tabiî tamamen Clochegourde’da geçirdim. Beş günlük bir
müddet sürülmüştüm ve orada geçirdiğim hayata susamış bir halde bulunuyordum.
Tasarrufuna yeni geçen emlâke ait mukaveleleri hazırlatmak üzere kont saat altıda
Tours’a hareket etmiş bulunuyordu. Ana ile kız arasında mühim bir ihtilâf
mevzuu hâsıl olmuştu. Düşes kontesin kendisini takip edip Parise gelmesini istiyordu.
Kızı için sarayda bir mevki temin edecekti ve ilk reddini geri alıp kont tu
orada mühim vazifeler deruhte edebilirdi. Bahtiyar bir kadın zannedilen
Henriette müthiş ıstıraplarını da, kocasının aczini de hiç kimseye, hattâ bir
ana kalbine bile açıp bildirmek istemiyordu. Geçirdiği karı kocalık hayatının
hakikatine annesinin nüfuz etmemesi için M. De Mortsauf’u noterlerle mücadele
etmek üzere Tours’a yollamıştı. Clochegourde’un esrasına dediği gibi bir ben
vâkıftım.